Ana Sayfa Metabolik Balans Nedir ? Dr.Halil İbrahim Erbıyık İletişim
• Ruhsal Detoks • Hipnoz • Cinsel Sağlık • Kadın Hastalığı • Kısırlık • Katarsis
Dr.Halil İbrahim Erbiyik Beslenme Değişikliği Kilo Dengelemesi Metabolik Balans Nedir
Anlatarak rahatlama..
Dr.Moral kliniği, katarsis tedavileri için bulunmaz bir nimettir.
Herkes her zaman psikoloğuna gidemez.
Kankamız olmalı mı?
Aslında iyi mi yapıyorum, komşuya kahveye gitmeyi, içimi dökmeyi?
Hekim, sağlık personeli olmayan biri bize yardım edemez mi?
Derdin yarsa, yaransa…
Tükenmiş sevdalarsa..
Hasret kıtlığıysa. Biri sana diyorsa..
Gel gel…sen beni.. ben seni.. anlarız..
Git o zaman O’na.. O dosta.. yeni dosta.. eskimiş dostları terk etmenin zamanı gelmedi mi?
Terketmek te bir tür hicret değil mi?
Bazen ‘Hayır’ da hayır olduğu görülemez mi?
Yalnızım.. Yalnızız..
Yalnızken yalnızlığı yaşamaktan daha beter. Kalabalıkların arasındaki yalnızlık… Yanlış ortamda bulunmaksa daha beter. Yanlış arkadaş, iş akrabalık ortamı. Daha beteri de var. Yalnızlığını paylaşamamak…
Aslında yalnızlık güzeldir, paylaşmaya da bazen gerek yoktur.
En büyük dostumuzdur, esasında.. Herkes gidince.. O gelir.
Ve aslında.. Esas, yalnızken yalnız değiliz..
O halde sızlanmaya gerek var mı?
Negatif şemalar
Yalnızım
Kimse beni anlamıyor
Beni görmüyorlar, dinlemiyorlar
Beni harcıyorlar
Değerim yok
Her şey berbat
Daha da kötü olacak
Hiçbir şey iyiye gitmeyecek
Uzaklar var, tuzaklar var..
Göremiyorum,
Gidiş iyi olmadığı gibi, bitiş te iyi olmayacak
Hayali arzuluyorum.
Tükenmişim
Bitmişim
Kelimelerim şunlar:
Kaos, keşmekeş, keder
Duygularım şunlar:
Korku, kuşku, kaygı, kin,kızgınlık,kıskançlık
Güzel bakamıyorum, güzel göremiyorum
Başıma gelenlere sabredemiyorum
Neden ben diyorum..
- Yada.. niçin ben?
- BENİ ‘AN’LIYOR MUSUN?
Neden ben?
Acaba niye kanser oldum?
- Sigaraya devam
- Pis hava koşulları
- Kimyasal ortam
- Dengesiz yaşama
- Doğaldan uzak
- Damarım niye tıkandı?
- Kırmızı et
- Aşırı yağlı, proteinli
- Stresli hayat
- israf
- Kalp krizi.. niye ben?
- Yaşam boyu endişe ve kızgınlık içinde yaşıyorsun!
- Tansiyonum neden yükseldi?
- Neden felç geçirdim?
- Sol tarafım tutmuyor?
- Acımasızca stres ve rekabet ortamındasın…
- ENDİŞE
- Seni öldürecek kadar
- Endişe… Boşa harcanan enerji
- Nefret ve kin den sonra kendimize zarar verdiğimiz en kötü zihin aktivitesi
- Hiçbir anlamı yok
- Olmuş bir olay yok, henüz.
- Sadece ihtimal var.
- O da hemen daima başa gelmez
- Ziyan edilen mental(zihin) enerji
- Beden bio-kimyasında geri dönüşü olmayan zararlar.. Tüm bağışıklık sistemi zararda…
MAHŞERİN 10 ATLISI
- Endişe
- Nefret
- Kin
- Korku
- Anksiyete (kaygı)
- Acı çekme, öfke, kızgınlık
- Sabırsızlık
- Telaş
- Hırs, Tamah
- Yargılama, Suçlama
Bedene hücresel boyutta saldırı. bu koşullarda yaşayan birinin sağlıklı bedene sahip olması imkansız…
- Aldatma
- Aç gözlülük
- Madde tutkunluğu ..(her tür)
- Fiziksel rahatsızlık.. hastalık.
tüm bu rahatsızlıklar önce zihinde yaratılır.. hayatınızda hiçbir şey önce düşüncede var olmadan yaratılamaz..
düşünce sonucu çeker..
Olumsuz düşünce fiziksel şekil alınca sonucu tersine çevirmek zorlaşır…
Olağanüstü inanç lazım. İmkansız değil çok zor. Güçlü dua gerekir.
- Bir şeyi seçince…
- Tüm yüreğinle seç… Benliğinle. moleküler düzeyde. Şüpheye yer bırakma
- Düşünceye yönel. Harekete geç. Kararlı ol
- Her düşünce değişiminde tüm kainatın yönü değişir. Güzel bak güzel gör. Karar verince evren değişir. Bu arada düşündüğün, hissettiğin, söylediğin aynı olursa.. Dr. a sadece kahve içmeye gidersin…
- Enerjin sana kalsın!
- Kin
- kalbi delen
- alevden
- bir burgu
- affetmek
- Özgürleşmektir…
- Onu haklı bulmak,
- Ona değer vermek, değil ki!…
- Ruhsal detox ile
- Zihnini yenile
- Değiş
- Botoxu dudağına değil, detoxu zihnine yap.
- İç konuşmaları…
- Kendi kendine konuşuyorsan…
- Başkalarının senin için dediğini kendine söyle
- Hayalinin gayesi olsun
- Olumlu kendi kendine konuşma mutlu duygu ve iyi sonuç getirir
- ‘Bu da geçer ya hu!’ de
- Öfkelen(e)memek aptallıktır
- Öfkelenmemek akıllılıktır.
- Depresyon tedavisi
- 1.güneş
- 2.şeker
- 3.neşe toplumu
ANTİDEPRESAN DEĞİL!
- Üzülüyorsun," takma," diyorlar.
- Kızıyorsun," değmez," diyorlar.
Boşveriyorsun" gamsız,..".diyorlar.
Susuyorsun, "iki çift laf et, "diyorlar.
Konuşuyorsun, "muhatap olma," diyorlar.
Çekip gidiyorsun, " mücadele et," diyorlar.
Alttan alıyorsun, "tepene çıkardın," diyorlar.
Bağırıyorsun," sakin ol," diyorlar.
Aklı başında davrandın"bu kadar uslu olunmaz,"
Dikine gidiyorsun, "yaşına başına yakışmaz,".
Ölünce ne diyecekler?
Muhtemelen; "..............." diyecekler
Eee normal tabii, dirimizi beğenmediler ki, ölümüzü beğensinler...:))
- GELECEĞİNİ BİLİYORDUM!
- Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Asker en iyi arkadaşının az ileride, kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye siperden çıkaramayacağı bir ateş altındaydılar. Asker teğmenine koştu hemen:
- Komutanım, bir koşu arkadaşımı alıp geleyim 'Delirdin mi?' der teğmen...
- Gitmeğe değmez oğlum, arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük ihtimal ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın!
Ama asker o kadar ısrar etti ki, izin vermek zorunda kaldı.- Peki, dene.
Asker yoğun ateş altında fırladı siperden ve mucize eseri; arkadaşının yanına kadar gitti, yaralı arkadaşını sırtladı Birlikte siperin içine yuvarlandılar.
Teğmen yaralıya bir göz attı nefes nefese bir kenara yıkılmış askere döndü:
- Sana hayatın ı tehlikeye atmaya değmez, dedim? Bu zaten ölmüş...
- Değdi Komutanım, değdi! - Nasıl değdi, BU ölmüş, görmüyor musun?
- Gene de değdi komutanım, çünkü yanına vardığımda henüz yaşıyordu...ve…onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim için... hıçkırarak, şehit olan arkadaşının son sözlerini tekrarladı: 'Geleceğini biliyordum!'- DOST
- Kalbimizde 'arkadaşlık', dostluk, sırdaşlık, yoldaşlık denilen bir mucize var. Nasıl olduğunu, nasıl başladığını bilemezsin. Ama bunun özel bir armağan olduğunu, Allah'ın bir lütfu olduğunu bilirsin. Gerçekten de ‘dost’ nadide mücevherdir.
Yüzünü güldürüp, başarman için cesaret verir.
Seni, anlar, dinler, kalbini, beynini, ruhunu ve zihnini, kucağını açmaya hazırdır. O’na içindeki tüm gizemleri açabilirsin. O’ Nu.nla sonsuza (gerektiğinde) kaçabilirsin. O seni anlar, seni hisseder, seni düşünür, O’ Nu.nla beraber ağlayabilir, gülebilir, hıçkırabilir , dua edebilirsin. O’ nah ‘’Ağlamaya kime gideyim’’ diye sormana da aslında gerek yoktur. Zira O seni bekler. Sonsuza kadar…O ‘Dr moral ‘- Dost…yanında sesli düşünebileceğin kişi.
- sorumluluklarınızı
- Sorun haline getirmeyin
- Sorunlarınızı sorumluluklarınızın içinde çözün
- HAYAT, ŞU ANDIR…
- Dün bir rüyaydı..
- Yarın sa bir hayaldir!
- Bütün gün, bu yaşadığımız gündür.
- Hatta bu saat, bu dakika. Yok, yok. Tam bu saniyedir. Şu andır…
- Bu anı iyi yaşayan
- Her dünü mutlu bir rüya kılar,
- Her yarını umutlu bir hayal
- Her şey küçük bir adımla başlar…
- Seçebilirsin!
- Ölüm yerine hayatı
- Tembellik yerine gayreti
- Depresyon yerine huzuru
- Dargınlık yerine barışı
- Kibir yerine tevazuu
- Ego yerine küll’ ü
- NE YAZIK Kİ!
- “Evet”…
- “Seni ‘an’lıyorum” cevabını her zaman alamayabiliyoruz..
- Bazen sorumuz anlaşılmıyor..
- Bazen cevap yanlış oluyor
- Bazense cevap eksik ve hatalı oluyor
- Ve… BİZİ.. ‘An’lamıyorlar, anlaşamıyoruz…
Diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi.
Yıkık, perişansınız.Kimse ile görüşmek istemiyorsunuz.Çoğunluk size küsmüş gibi. Yalnızsınız. Herkes benden uzak, herkes bana kırgın düşüncesi içinde çöküntü yaşıyorsunuz.
Yalnızlığınızınkaranlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor:'Rabbin sana ne darıldı,
ne de seni bıraktı‘(Duha-3)
Kim kırılırsa kırılsın, kim darılırsa darılsın, kim terk ederse etsin.
Rabbim terk etmiyor, kırılmıyor ya, ne gam! .Bu ne büyük ferahlık değil mi? ...
Başınızda ağır bir dert var.
Sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor. Sanki bu sorun hayatınızın sonunu hazırlıyor gibi.
İşte o an ayet yetişiyor imdada: 'Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var! ‘(İnşirah-5/6) Garantiyi veren Allah! ...
Hem de ne garanti, her zorlukla beraber bir de kolaylık geleceği 'mutlaka' ifadesi ile pekiştirilip ikna olalım diye iki kere tekrarlanıyor.
Ayet; kolaylığın zorluk içinde saklı olduğunu, çözümün sorunda gizli olduğunu da fısıldıyor.
Maddi sıkıntınız hat safhada. Yoksul düştüğünüzü hissediyorsunuz. İflas ettiniz... Sıfırı tükettiniz yani. Nasıl ayağa kalkarım düşüncesi içinde boğulurken ayet size yeni bir ümit veriyor:
'Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.' (Tevbe-28)
Bir yakınınız ölümcül hastalıkla yatağa düştü. Doktorlar fazlaca ümit vermiyorlar.
Çoğu kere Onu nasıl teselli edeceğinizi dahi bilemiyorsunuz. Gerçek ortada iken moral vermeye çalışmak sanki sahte davranmak gibi geliyor size. Ciddi bir delil olmalı ki, hastanıza siz de inanarak moral verebilesiniz. Eyyub Nebi var Kur-an-da... Hastalıkların, dertlerin en ağırına müptela olmuş ama sıhhate kavuşmuş. Onun hali size dayanak oluyor:
“Kulumuz Eyyub’u da an, o zaman Rabbine şöyle nida etmişti: “Bak bana, meşekkat ve acı ile şeytan dokundu!” Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir mislini daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, temiz akıllılar için bir ibret olsun.” (Sad-41/43)
Ama yine de bazı şeyleri yediremiyorsunuz kendinize. Bir tutamak arıyorsunuz.
Ayet el veriyor size: 'Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o,hakkınızda hayırlıdır. Olur ki, siz bir şeyi seversiniz; amao, sizin hakkınızda bir fenalıktır.Allah bilir, siz
bilmezsiniz.' (Bakara-216) (Kasas-83) : “Akıbet (hayırlı son, güzel sonuç) Müttakiler (takvayı kuşananlar, korunanlar, inanca sarılanlar) içindir! ..”
Sarı Lira Gibi Ömrümüz
Yaşamak değil beni bu telaş öldürecek Dediği gibi şairin; O telaşla bırakın Paris yolunda Ilık rüzgarlara taratmayı saçlarımızı Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz.... Gözümüz saatte söyleştik hep, Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık. Hep yetişilecek bir yer vardı Aranacak adamlar, yapacak işler... sonraki günün telaşı bir öncekinin tersine bulaştı, Başkalarının hayatı bizimkini aştı. Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine; Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini ,Ha babam erteledik. 20’li yaşlardayken 30’lara kurduk saatin alarmını, 30’larımızda 40’lara,belki sonra 50’lere.... Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat, Kuşlukta uyanma fırsatı sunduğunda size, Artık uyku girmez oluyor gözlerinize... Doyasıya söyleşmek, Telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda, Söyleşecek sevişecek kimsecikler kalmıyor yanınızda... Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz, Vakti gelip sandıktan çıkardığınızda, Bir de bakıyorsunuz ki Tedavülden kalkmış…